PWC Türkiye’nin raporu, 2024 yılı itibarıyla küresel ve Türkiye ekonomisinin öne çıkan gelişmelerine ışık tutuyor. 2024 yılı, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm ihtiyacının arttığı bir yıl olarak öne çıkarken, küresel ekonomi politikaları enflasyonla mücadelede ilerleme kaydetti. Ancak bu politikalar ekonomik faaliyet üzerinde beklenenden daha düşük bir baskı yarattı. Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, yılın ikinci yarısında faiz indirimlerine yöneldi.
2023 seçimlerinden sonra uygulanan konvansiyonel ekonomi politikaları, 2024 yılında da sürdürüldü. Bu politikalar, fiyat istikrarını sağlamayı ve mali dengeyi güçlendirmeyi hedefledi. Ancak dezenflasyon sürecinde beklenen hız yakalanamadı. Türkiye’nin 2025 için yeşil, dijital ve sosyal dönüşüm adımlarını hızlandırması bekleniyor. Raporda, 2024’teki ekonomik politikaların 2025 üzerindeki etkileri ve Türkiye’nin yeşil dönüşüm stratejilerine dair içgörüler paylaşılıyor.
Küresel Siyasi ve Ekonomik Dinamikler
2024 yılı, dünya genelinde siyasi ve jeopolitik gelişmelerin ekonominin önüne geçtiği bir yıl oldu. 70’ten fazla ülkede düzenlenen seçimler, küresel gündemi şekillendirdi. Özellikle Kasım ayında gerçekleşen ABD Başkanlık Seçimleri, Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle uluslararası ticaret, güvenlik politikaları ve küresel ittifaklar açısından belirsizlik yarattı.
Rusya-Ukrayna Savaşı ve Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar, enerji piyasalarını etkilemeye devam etti. Ayrıca, İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonları ve Güney Çin Denizi’ndeki gerilimler, tedarik zincirlerini ve lojistik maliyetlerini olumsuz etkiledi. Bu belirsizlikler, "friend-shoring" stratejisinin daha fazla benimsenmesine neden oldu.
ABD ve Avrupa’da Çin Bağımlılığını Azaltma Çabaları
ABD ve Avrupa, stratejik sektörlerde Çin’e olan bağımlılığı azaltmaya yönelik adımlar attı. Bu durum, teknoloji, ilaç ve enerji sektörlerinde önemli dönüşümlere yol açtı. Özellikle lityum, enerji depolama ve elektrikli araçlar için kritik bir kaynak olarak öne çıktı. Yarı iletken üretimi ve nadir toprak elementleri üzerindeki rekabet artarken, altyapı eksiklikleri ve maliyetler bu dönüşümde aşılması gereken temel engeller olarak belirdi.
Bölgesel Ekonomik Dinamikler
ABD: Seçim sonrası ticaret politikaları ve faiz indirimleri dikkat çekti. Çin’e olan ekonomik bağımlılığı azaltma çabaları hız kazandı.
Avrupa: Enerji krizi, demografik sorunlar ve jeopolitik gerilimler sanayi rekabetçiliğini olumsuz etkiledi. Yeşil dönüşüm ise yüksek maliyetler nedeniyle yavaş ilerledi.
Çin: Yavaşlayan ekonomik büyüme, ihracat zorlukları ve emlak krizleri, iç talebi canlandırma girişimlerini sınırlandırdı.
Asya: Zayıflayan dış ticaret, teknoloji yatırımlarını ve iç pazar genişletme stratejilerini ön plana çıkardı.
PWC’nin raporuna göre, 2025 yılına girerken küresel ajandada şu konular öne çıkacak:
2024 yılında Türkiye ekonomisi, enflasyonla mücadele ve makro-finansal istikrar hedeflerine odaklanan konvansiyonel politikalar ekseninde şekillendi.
Para Politikası: TCMB, Mart 2024’e kadar faiz artışlarını sürdürerek politika faizini %50 seviyesinde sabit tuttu.
Kredi ve Portföy Yatırımları: CDS primlerinde düşüş ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışları güveni artırırken, portföy yatırımlarında 23 milyar dolarlık giriş kaydedildi.
Döviz ve TL: TL’nin volatilitesinde düşüş sağlanırken, dolarizasyon oranı kısmen azaldı. Ancak TL, gelişmekte olan para birimlerine göre değer kaybetmeye devam etti.
Enflasyon: Enflasyondaki düşüş hedeflerin altında kaldı, özellikle hizmet sektöründe fiyat katılıkları devam etti.
Tüketim ve Dış Ticaret: Özel tüketimdeki düşüş ithalatı azaltırken, ihracatta gözlenen artış dış ticaret açığını daralttı. Cari açık, 2023 sonunda 40 milyar dolardan Ekim 2024’te 8 milyar dolara geriledi.
Mali Denge: 2024 yılında gelir artırıcı politikalar uygulanmasına rağmen mali denge sağlanamadı. Yüksek faiz oranları ve harcama artışları bütçe açığını olumsuz etkiledi.
Türkiye’nin büyüme ve yeniden dengelenme hedefleri doğrultusunda net ihracat katkısı artırılmaya çalışılacak. Ancak mali dengenin sağlanması ve doğrudan yabancı yatırım çekilmesi için güven artırıcı ek adımlar gerekli.
Bu değerlendirme, 2025 yılında Türkiye ekonomisinin temel makroekonomik göstergelerine ilişkin öngörüler hakkında kapsamlı bir analiz sunmaktadır. Öne çıkan başlıklar ve detaylar şöyle özetlenebilir:
Enflasyon
Dezenflasyon Süreci: Enflasyon düşüşü beklenenden yavaş seyretmekte ve piyasa beklentileri TCMB tahminlerinin üzerinde kalmaya devam etmektedir.
Sıkı Para Politikası: Enflasyonda hedeflere ulaşılana kadar sıkı para politikalarının sürdürüleceği vurgulanmaktadır.
Riskler: Jeopolitik belirsizlikler, ABD’nin koruyucu politikalarının arz etkileri ve emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, takip edilmesi gereken önemli faktörlerdir.
Ekonomik Aktivite
GSYİH ve Tüketim: 2025 yılının ilk yarısında özel tüketimin ve üretimin ekonomik büyümeye katkısının sınırlı kalması beklenmektedir. Ancak enflasyon hedeflerine yaklaşıldığında faiz indirimleri ile yılın ikinci yarısında tüketim artışı öngörülmektedir.
Büyüme Tahmini: Orta Vadeli Program'da (OVP) belirlenen %4'lük büyüme hedefi iyimser olarak değerlendirilmektedir ve bu oranın altında bir büyüme olasılığı göz ardı edilmemektedir.
Cari Açık
İthalat ve Talep: Sıkı para politikalarının devam etmesiyle ithalatın ve iç talebin yatay bir seyir izlemesi beklenmektedir. Faiz indirimleri sonrası iç talep artışı, ithalatı ve dolayısıyla cari açığı kısmen artırabilir.
OVP Hedefi: Cari açığın GSYİH’ye oranının 2025 yılında %2 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Ancak aşağı yönlü riskler, bu oranın sınırlı şekilde daha düşük gerçekleşebileceğini göstermektedir.
Bütçe
Bütçe Açığı: 2025 yılında bütçe açığının GSYİH’ye oranının %3,1 olması hedeflenmektedir. Vergi gelirlerinin artırılması ve kamu harcamalarının etkin yönetimi öncelikli stratejiler arasındadır.
Deprem Etkisi: Şubat 2023’te yaşanan depremin yeniden inşa çalışmaları, bütçe üzerinde önemli bir baskı yaratmaya devam edecektir.
2025 yılı Türkiye ekonomisi açısından sıkı para politikalarının sürdürülmesi, enflasyonla mücadelede yapısal reformların uygulanması ve makroekonomik istikrarın sağlanması hedefleriyle geçecektir. Ancak jeopolitik riskler, küresel ekonomik gelişmeler ve mali disiplinin sürdürülebilirliği gibi faktörler, politika yapıcılar için kritik önem taşımaktadır.
Rapordaki tüm detaylara erişmek için: https://www.pwc.com.tr/tr/gundemdeki-konular/yayinlar/dunyada-ve-turkiyede-ekonomik-gorunum.pdf