2024 yılı küresel ekonomik görünüm: Resesyon, siyasi belirsizlik ve artan jeopolitik riskler

2024 yılı küresel ekonomik görünüm: Resesyon, siyasi belirsizlik ve artan jeopolitik riskler

06-08-2024
373

2024'te dünya ekonomisinin zorlu bir döneme girdiği tahmin ediliyor, ancak fiyatlanmıyordu.. ABD'de resesyon ihtimali, Avrupa'da hem ekonomik, hem siyasi istikrarsızlık ve özellikle Ortadoğu’da giderek artan jeopolitik gerilimler küresel  piyasaları olumsuz etkilerken, ticaret savaşları ve ekonomik kutuplaşma da belirsizliği artırıyor. Bu zorlu ortamda Türkiye ekonomisi de bu değişimlerden etkileniyor.

Financial Times'a göre, küresel hisse senedi piyasalarında son zamanlarda yaşanan sert satışların ardında bir dizi faktör bulunuyor:

Ekonomik Endişeler ve Politika Belirsizliği:

Son ekonomik veriler, özellikle ABD'de beklenenden daha hızlı bir yavaşlama gösteren istihdam artışı, küresel ekonomik büyüme beklentilerini zayıflattı. Birleşik Devletler her ne kadar %10’lara dayanan enflasyonu %3’lerin altına çekmeyi başarmışsa da, piyasaların faiz oranlarının artık acilen düşürülmesine dönük talepleri, ekonomik aktivite üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankalarının para politikasındaki belirsizlikler, yatırımcıları tedirgin ediyor.

Küresel Piyasalardaki Dalgalanma: Suçlu (sadece) Japonya mı?

Japonya’nın yıllar sonra faiz artırımına gitmesi, bu ülkede düşük faizle borçlanıp, özellikle Amerikan borsalarına yatırım yapan yatırımcıların, Amerikan borsasından bir anda çıkıp tekrar faize yönelmeleri, küresel hisse senedi piyasalarında sert dalgalanmalara yol açtı. Japonya'nın Topix endeksi, tarihi bir düşüş yaşarken, ABD ve Avrupa piyasaları da önemli kayıplar verdi. Yılın başında yükselişe geçen teknoloji hisseleri, aşırı değerlenme endişeleriyle hızlı bir geri çekilme yaşadı. Bir yandan yatırımcılar güvenli liman olarak Amerikan tahvillerine hızla yönelirken, diğer yandan nakit ihtiyacı olanlar, değerli metallere varana kadar ellerinde ne varsa satmaya başladılar.

Ancak zaten bir süredir Amerikan borsalarında “balon” olma ihtimali, her geçen gün giderek daha fazla tartışılıyor ve bir düzeltme bekleniyordu. Japonya’nın faiz artırması, carry trade gibi iki ucu keskin bıçak yatırım modellerinin sadece zayıf ekonomilerin değil, en gelişmiş ekonomilerin dahi ne kadar kırılgan olabileceğini bizlere gösterdi.

Teknoloji Sektöründeki Baskı:

"Muhteşem Yedi" olarak adlandırılan büyük teknoloji şirketleri (Apple, Microsoft, Alphabet, Amazon, Tesla, Meta, Nvidia), piyasa değerlemelerindeki düşüşle satış baskısı altında. Berkshire Hathaway'in Apple hisselerini azaltması ve Intel'in işten çıkarmalar açıklaması gibi haberler, bu baskıyı daha da artırdı.

ABD Merkez Bankası'nın Gelecek Hamleleri:

Fed'in faiz oranlarını ne kadar süreyle yüksek tutacağı ve ne zaman indirim yapmaya başlayacağı konusundaki belirsizlikler, piyasalarda endişe yaratıyor. Zayıflayan ekonomik veriler, Fed'in resesyon risklerini azaltmak için faiz indirimlerine başlaması beklentisini artırıyor. Ancak Fed henüz Birleşik Devletler’in bir resesyona girmediğini ve bu riskten de uzak olduğunu düşünmeye devam ediyor. Gerçekten de “Kara Pazartesi”nin ertesi günü Japonya’da borsaların hızla yükselmesi, Pazartesi günü yaşananların aslında “gereksiz bir panik havası” olabileceğini düşündürüyor. Ancak azımsanamayacak kadar büyük bir çoğunluk da bu günkü yükselişlerin bir “ölü kedi sıçraması” olma ihtimalinden hala büyük endişe duyuyor.

Her halükarda Fed’in geçtik ani bir faiz indirimine gitmesi, Kara Pazartesi’de yaşananları değerlendirmek üzere acil toplantı yapma ihtimali dahi piyasalardaki yangına körükle gitmek gibi algılanabilir. Fed’in soğukkanlılığını koruyarak, doğru mesajlarla piyasayı rahatlatması bekleniyor.Belki de şu aşamada gerekli olan bir faiz indiriminden ziyade, piyasaya biraz likidite sağlanması olabilir.

Birleşik Devletler seçim yılındayken ve seçime bu kadar az kalmışken, piyasalarda yaşananların güçlü bir düzeltmenin ötesinde bir çöküşe dönüşmesini beklememek haksız olmaz. Ancak riskler henüz geçmedi. Amerikan piyasalarının açılışını bir görmek, VIX’teki ve Japon Yeni’ndeki değerlenmenin durulmasını beklemek gerekiyor.

Bu demek değildir ki Amerikan ekonomisi bir resesyona girmeyecek, veya faizler düşmeyecek. İkisinin de olmasını bekliyoruz ancak bunun için de erken olduğunu düşünüyoruz.

Japon Piyasalarında Son Durum: The Economist Yorumu

Topix endeksi %12 değer kaybederken, bu durum Amerikan, İngiliz ve Avrupa piyasalarındaki %2-3'lük düşüşlerle kıyaslandığında oldukça dikkat çekici bir seviyede gerçekleşti. Japon yeni, 37 yılın en düşük seviyesinden %13 değer kazanarak önemli bir sıçrama yaşadı.  Bu ani değişimler, para politikalarındaki değişiklikler, spekülatif bahislerin tersine dönmesi ve kaldıraçlı yatırımların çözülmesi gibi bir dizi faktörün bir araya gelmesiyle tetiklendi.

Japonya Merkez Bankası'nın sıkılaştırma politikalarına başlaması ve gösterge faiz oranını %0.1'den %0.25'e yükseltmesi,, ABD Merkez Bankası'nın faiz indirimi beklentileriyle birleşince, yatırımcıları daha yüksek getiri sağlayan para birimlerine yönlendirdi ve "carry trade" pozisyonları tersine döndü. Bu durum, Yen’in değer kazanmasına ve Japon ihracatçılarının zarar etmesine yol açtı.

Yen üzerindeki spekülatif bahislerin çözülmesi, yatırımcıların pozisyonlarını terk etmesi ve zararlarını kapatmasıyla ani piyasa değişimlerine yol açtı. Bu durum, yenin değerini daha da artırdı. Japon ihracatçılar, gelirlerini yurtdışından elde edip kazançlarını yen cinsinden raporladıkları için yenin değer kazanmasından olumsuz etkilendi. Bu durum, borsada çöküşe neden oldu ve kaldıraçlı yatırımlar hızla çözülmeye başladı. Japon hisse senetlerine yönelik marj bahisleri, satışların başlamasından önce 2006'dan bu yana en yüksek seviyelere ulaşmıştı ve bu kaldıraçlı yatırımların çözülmesi piyasa çöküşünü daha da şiddetlendirdi.

Küresel Etkiler ve Gelecek Beklentileri:

Japon piyasalarındaki bu çalkantının küresel etkileri de olabilir. Japonya'nın finansal ağırlığı göz önüne alındığında, piyasa hareketleri küresel piyasalarda daha fazla oynaklığa yol açabilir. Japon yabancı varlıklarının potansiyel olarak satılması, varlık fiyatlarını düşürebilir ve yenin değerini daha da artırabilir. Bu da küresel piyasa koşullarını olumsuz etkileyebilir.

Japon piyasalarındaki son durum, karmaşık ve çok yönlü bir tabloyu ortaya koyuyor. Para politikalarındaki değişiklikler, spekülatif bahisler ve kaldıraçlı yatırımların etkileşimi, piyasalarda tarihi bir çöküşe ve yenin değerinde ani bir artışa neden oldu. Bu gelişmelerin küresel piyasalar üzerindeki etkileri ise yakından takip edilmeye devam ediyor.

Küresel Hisse Senedi Piyasasındaki Çalkantıların Türkiye Ekonomisine Etkisi:

Japonya'da yaşanan piyasa çalkantısı, küresel ekonomiye entegre olan Türkiye ekonomisini de etkilemeye başladı. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve küresel risk algısındaki değişimler, Türkiye ekonomisi üzerinde belirgin etkiler yaratıyor.

Finansal Piyasalardaki Etkiler:

Döviz Kurlarında Hareketlilik:

Japon yeninin değer kazanması ve ABD dolarının güçlenmesiyle, Türk lirası üzerinde baskı oluşturuyor. İthalatın önemli bir kısmını Japonya'dan gerçekleştiren Türkiye, yenin değer kazanmasıyla ithalat maliyetlerinde artışlarla karşı karşıya kalabilir. Bu durum, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilir ve Merkez Bankası'nın para politikasını sıkılaştırma yönünde adımlar atmasına neden olabilir.

Küresel Risk Algısı ve Yabancı Yatırımcı Hareketleri:

Japonya'daki piyasa çöküşü, küresel risk algısını artırarak yabancı yatırımcıların Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalardan çıkışına yol açabilir. Bu durum, Türk lirası üzerindeki baskıyı daha da artırabilir ve ekonomik istikrarı tehdit edebilir.

İhracat ve Turizm Sektörü:

Japonya, Türkiye için önemli bir ihracat pazarı olmasının yanı sıra turizm sektöründe de önemli bir kaynak ülke konumunda. Japon piyasalarındaki belirsizlik ve ekonomik sıkıntılar, Türkiye'nin Japonya'ya ihracatını ve Japon turist sayısını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, cari açığın artmasına ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açabilir.

Önümüzdeki Dönem Beklentileri:

Japonya'daki gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri, önümüzdeki dönemde yakından takip edilmesi gereken bir konu olarak öne çıkıyor. Özellikle döviz kurlarındaki hareketlilik, enflasyon ve yabancı yatırımcı hareketleri yakından izlenmeli. Türkiye'nin ekonomik istikrarını korumak ve olumsuz etkileri en aza indirmek için alınacak önlemler büyük önem taşıyor.

 

Benzer Blog Yazıları