21. Yüzyılda Gelişmekte Olan Ekonomiler: Büyüme, Zorluklar ve Fırsatlar

21. Yüzyılda Gelişmekte Olan Ekonomiler: Büyüme, Zorluklar ve Fırsatlar

03-03-2025
175

Dünya Bankası tarafından yayımlanan "Küresel Ekonomik Beklentiler" raporu, 2025-2026 döneminde küresel büyüme oranının %2,7 seviyesinde sabit kalacağını öngörüyor. Ancak, bu oran, sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek için yetersiz bir seviyede bulunuyor.

Raporda özellikle gelişmekte olan ekonomilerin, gelişmiş ekonomilere yetişme sürecinde ivme kaybettiğine dikkat çekiliyor. Düşük gelirli ülkelerin büyük bir kısmının ise 2050 yılına kadar orta gelir seviyesine ulaşmasının zor olduğu belirtiliyor. Bu durum, küresel düzeyde ve ulusal çapta uygulanacak etkili politikaların gerekliliğini ortaya koyuyor.

Küresel Ekonomi Düşük Büyüme Oranına mı Hapsoluyor?

Dünya ekonomisi, 21. yüzyılın ilk çeyreğini uzun vadeli büyüme görünümü açısından zayıf bir tabloyla tamamlıyor. Gelişmekte olan ekonomiler, küresel büyümenin %60’ını oluşturmasına rağmen, mevcut büyüme projeksiyonları bu ülkeler için tarihsel olarak en düşük seviyelerde seyrediyor.

Makroekonomik istikrarsızlık, ticaret politikalarındaki belirsizlikler ve yatırım yetersizlikleri, uzun vadeli ekonomik kalkınmanın önündeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor.

İklim Değişikliğinin Ekonomik Dinamiklere Etkisi

Raporda, küresel büyüme eğilimlerinin yanı sıra iklim değişikliğinin ekonomik etkilerine de geniş yer veriliyor. Özellikle emtia piyasaları, üretim verimliliği ve genel ekonomik istikrar üzerindeki olumsuz etkiler vurgulanıyor.

 

  • Emtia Piyasaları ve Fiyat Dalgalanmaları: Aşırı hava olayları, tarımsal üretimde kayıplara neden olarak gıda fiyatlarını artırıyor. Ayrıca, iklim değişikliğine bağlı olarak fosil yakıtlardan uzaklaşma süreci hızlanırken, temiz enerji teknolojileri için kritik öneme sahip hammaddelere olan talep artıyor. Bu durum, lityum ve kobalt gibi madenlerin fiyatlarında önemli dalgalanmalara yol açıyor.
  • Yeşil Büyüme ve Sürdürülebilir Kalkınma: Karbon nötr bir ekonomi inşa etmek, ekonomik büyümeyi desteklerken çevresel riskleri de azaltabilir. Yenilenebilir enerji yatırımları, enerji verimliliği projeleri ve yeşil altyapılar, gelişmekte olan ekonomilere uzun vadeli kazançlar sağlayabilir.
  • Makroekonomik ve Sosyoekonomik Riskler: İklime bağlı afetler, gelişmekte olan ülkelerde her yıl ortalama olarak GSYİH’nin %2’sine denk gelen kayıplara yol açıyor. Bu durum, ekonomik istikrarı tehdit ederken sosyal politikaların sürdürülebilirliğini de zora sokuyor.

Kalkınma İçin Politika Önerileri

Gelişmekte olan ülkelerin uzun vadeli büyüme hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için küresel ölçekte ve ulusal düzeyde politika reformlarına ihtiyaç duyuluyor. Raporda vurgulanan başlıca öneriler şunlardır:

 

  • Makroekonomik istikrarın sağlanması: Enflasyon, faiz oranları ve döviz kurlarındaki dalgalanmaların kontrol altına alınması gerekiyor.
  • Yatırım ve verimlilik artışı: Kamu ve özel sektör yatırımları teşvik edilmeli, özellikle altyapı ve teknolojiye yönelik projeler desteklenmeli.
  • İklim değişikliğine karşı dirençli ekonomi: Yeşil finansman araçları, sürdürülebilir enerji yatırımları ve karbon ayak izini azaltan politikalar öncelikli hale getirilmeli.

Gelişmekte olan ekonomilerin sürdürülebilir kalkınma yolunda karşılaştığı zorlukları, iklim değişikliğinin ekonomik etkilerini ve çözüm önerilerini daha detaylı incelemek için Dünya Bankası’nın "Küresel Ekonomik Beklentiler" raporunu inceleyebilirsiniz:

 https://openknowledge.worldbank.org/server/api/core/bitstreams/f983c12d-d43c-4e41-997e-252ec6b87dbd/content

 

Benzer Blog Yazıları